Depremzedelerin Travma Sonrası Stres Bozukluklarında Manevi Yönelimli Anlam Yoluyla İyileşme Temelli Psikososyal Programının Etkililiği


Kızılgeçit M. (Yürütücü), Çinici M., Çinici T., Okan N., Demir Y., Akça E.

  • Proje Türü: TÜBİTAK Projesi
  • Proje Grubu: Sosyal Bilimler
  • Projenin Yürütüldüğü Birim: İlahiyat Fakültesi
  • Başlangıç Tarihi: Nisan 2023
  • Bitiş Tarihi: Ekim 2023

Özet

Deprem gibi doğal afetler, bireylerde hem maddi hem de manevi hasarlara neden olabilir.Manevi hasarlar, depresyon, umutsuzluk, kaygı, öfke, suçluluk, yalnızlık, izolasyon, anlamsızlık ve inanç krizi gibi duygusal, davranışsal, bilişsel ve fizyolojik etkilere neden olabilir.Manevi destek, depremden etkilenen bireylere, bu zor zamanlarda başa çıkmalarına ve iyileşmelerine yardımcı olabilir.Manevi destek, bireysel danışmanlık, dini törenler, grup terapileri ve diğer biçimlerde olabilir.Manevi destek, depremden etkilenen bireylere, zorluklar karşısında güç bulmalarına, anlam ve amaç bulmalarına ve hayata yeniden bağlanmalarına yardımcı olabilir. Depremler, insanlarda ciddi travmalara neden olabilir. Bu travmalar, yaşamdaki anlam kaybına yol açabilir. Manevi yönelimli anlam yoluyla iyileşme temelli psikososyal program, depremzedelerin yaşamdaki anlam ve amacını yeniden bulmalarına yardımcı olabilir. Bu program, altı haftalık bir süre boyunca haftada bir gün uygulanır. Program, tanışma, yaşamın anlamı ve amacı, grup deneyimleri, varoluşsal boşluk ve kaygı, kendinden uzaklaşma ve öz sevgi becerisi ve sonlandırma olmak üzere altı aşamadan oluşur. Program, katılımcıların yaşamlarındaki anlam, amaç ve sorumluluk alanlarının ortaya çıkarılmasına, manevi benliklerini tanımlamalarına, grup üyelerinin kendi ve diğerlerinin başlarından geçen olumsuz deneyimlerin farkına varmalarına, varoluşsal boşluk ve kaygı örüntülerini tanımlamalarına, hayatlarındaki olumsuz yaşam olayına duygu ve düşüncelerini manevi deneyimlerle ifade etmelerine, düşünce odağını değiştirmelerine, kendine ve sorununa dışarıdan bakabilmelerine, başkaları ve güzel bir amaç için bir şeyler yapabilmelerine, kader alanı ve özgürlük alanını belirlemelerine ve sevginin anlamına ilişkin farkındalık kazanmalarına yardımcı olur.

Programın etkililiğini ölçmek için, katılımcılara program öncesi ve sonrası bir anket uygulanır. Anket, yaşamdaki anlam, amaç, sorumluluk, manevi benlik, varoluşsal boşluk ve kaygı, öz sevgi becerisi, düşünce odağı, kader alanı, özgürlük alanı ve sevginin anlamı olmak üzere on iki boyutu ölçer. Anket sonuçlarına göre, programın katılımcıların yaşamdaki anlam, amaç, sorumluluk, manevi benlik, varoluşsal boşluk ve kaygı, öz sevgi becerisi, düşünce odağı, kader alanı, özgürlük alanı ve sevginin anlamı boyutlarında anlamlı bir iyileşme sağladığı bulunmuştur. Bu sonuçlar, manevi yönelimli anlam yoluyla iyileşme temelli psikososyal programın, depremzedelerin yaşamdaki anlam ve amacını yeniden bulmalarına yardımcı olabileceğini göstermektedir.

Bu araştırma, Türkiye'de deprem sonrası oluşan travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) üzerinde manevi yönelimli logoterapinin etkisini incelemektedir. Manevi yönelimli logoterapi, bir insanın hayatı anlamlı kılma arzusuna dayanan bir psikoterapi türüdür. Bu araştırma, manevi yönelimli logoterapinin TSSB'nin belirtilerini azaltmaya ve bireylerin yaşam kalitelerini iyileştirmeye yardımcı olabileceğini öne sürmektedir.

Araştırma, 6 haftalık bir psiko-eğitim programına katılacak olan iki grup katılımcı ile gerçekleştirilecektir. Bir grup, manevi yönelimli logoterapi eğitimi alacak, diğer grup ise kontrol grubu olacak ve herhangi bir eğitim almayacak. Araştırmanın sonunda, iki grup arasındaki TSSB belirtileri ve yaşam kalitesinde farklılıklar olup olmadığı incelenecektir. Bu araştırmanın, TSSB'nin tedavisi için manevi yönelimli logoterapinin etkililiğini göstermesi ve depremzedelerin iyileşmesine yardımcı olması beklenmektedir. Araştırmanın bulguları, TSSB yaşayan bireylere ve onları tedavi eden uzmanlara değerli bilgiler sağlayacaktır. Bu bulgular, TSSB'nin tedavisi için manevi yönelimli logoterapinin kullanılmasını teşvik edebilir ve depremzedelerin iyileşmesine yardımcı olabilecek yeni tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine yol açabilir.